24 Şubat 2014 Pazartesi

Bir Piç Yalnızlık




Viski şişesini kavradı yalpalayarak yürüyüşüne son vererek duvara yaslandı ve yere düştü. 

Düşüşlerden oluşan bir hayatı çıkmaya çalışmak yorucu bir şey olsa gerekti. Nefes almayı unutur gibi içmeye başlamıştı. Hayat, yine aynı şekilde önünde duruyordu ne de olsa şuan görüşünü engelleyen bulanıklığı bir tarafa atarsak, düşünme diye geçirdi içinden. 

Acıyı hissetmenin zevkini düşünürken, onu tanıdığını sananların yorumları geldi aklına. Evet, evet deliyim. Gülmeye başlamıştı. Gülerken bir damla yaş yüzüldü gözünden, şimdi birisi gelip dokunsa ağlayacaktı.Neyse ki insanlar çıkarlarına uymadığı sürece seni gelip rahatsız etmezlerdi ve sende ağlamazdın. Nefretle dolması gerekirken akçiğerlerinin kendine şaşırıyordu. Üzülmek garip bir şeydi. Boğazına takılan bir lokma gibi. Ne kadar uğraşırsan, uğraş gitmiyordu. 

8 Şubat 2014 Cumartesi

''Adın Gece.''



Bilmiyorum saat kaçtı. Onca akıp giden zamanın ardından bir önemi var mıydı? Sessizliği dinlemeye koyuldum ve duymaya başladım. Körlüğe bürünmüş gibiyim görebildiğim hiçbir şey yok. Tabloya mı bakıyordum yoksa önümde olan bir hayata mı? Bulanık.  Ne kadar durduğumun farkında değildim, ama birisi yanıma oturunca varlığımı hissettim. Kendi varlığımı, ne garip değil mi?

 Konuşmaya başladı ve sessizliğin suskunluğunu gördüm. O da dinlemeye hevesli gibiydi.

''Seni tanıyorum.''

''Nasıl?''

 ''Adın Gece.''

''İsimler yeterli midir tanımak için?''

Bir süre bunun tartışmasını yapmıştık. Tartışmamızı gülerek bitirirken o, ben kafamı çevirdim. Havanın koyulaşmasını gördükçe mutlu oluyordum,  adını sormadığım ise arada bana bakıyor, kafasını çeviriyordu. Farkındayım, biraz ses vermesi gereken cümleleri var. Göğe bakmayı bıraktım, onu izliyordum.

''Ne yapıyorsun?''

''Göremiyor musun?''

''Beni izlemeyi bırakıcak mısın?''

''Belki ne istediğini söylersen, evet.''

''Ne isteyebilirim?''

''Pardon?''

''Şizofren olduğunu düşünüyorum.'' Bunu söyledikten sonra bir şimşek çattı, bulutların arası açıldı ve gülümsemem ortaya çıktı. Yağmur, gözyaşlarını gidenlerin arkasından dökecekti. Onların kokusunu yine yeniden burnuma getirecekti. İçimi saracak olan üşüme isteğiyle kalkmayacaktım. Yağmur, hissedilmesi gereken en önemli şey değil miydi? Yapmam gereken, düşünmem gereken her şeyi aklıma getiriyordu. İnsanlarda bir panik havası ve kaçma isteği uyandırıyor, onların koşuşturmalarını izlerken aklından gidiyordu. Dalmıştım, unutmuştum, uyumuştum belki de.

''Gerçekten şizofren olabileceğini düşünüyorum.''

''Ne?''

''Şizofren.''

''Belki de gerçekten şizofrenimdir. Yakın zamanda hastaneye yatarım bakarsın, çevremde hiç kimse yok. Sevebileceğim, sevdiğim herkesi iterim. Kimseyle konuşmam, geri kalan hayatımı küçük beyaz bir odada geçiririm. İlaçlarla kendime gelir ve kendimden giderim.''

''Varlığımı hissettiririm. Elini tutar ve sana kitap okurum.''