6 Nisan 2014 Pazar

''Kırılacak Eşyalar''

Şimdi yorganıma sarınıp, titrerken bulmak istiyorum kendimi. Yaşadıklarımın, kırgınlıklarımın hepsini yüksek ateşin yarattığı kabustan ibaret olmasını istiyorum.

Kendimden çok güvenmek isterken ve saf bir sevgiyle inanırken gittikçe fark ediyorum, kabusun içinden aramızdaki bağın paslandığını.Ve zor tutunurken birbirimize paslandırdığımız bağ her hareketinde kulak tırmalayan bir sesin yankısına boğuluyor. Konuşamıyorsun, cümleleri yan yana getirirken bile hala bir uyumun peşinden koşmaya çabalıyorsun. Kırılabilir diye. Benimkisi kırılmıyormuş. Keşke taşınırken ''kırılacak eşyalar'' yazan koliye kalbimi de dahil etseydim. Çünkü kimse bilmiyor hala, bilmek istemiyor belki de bencilce davranışlarının etkisini. Kabus derken ne kadar iyi bir şey olduğunu göremiyoruz, ya kabus diye nitelendirdiğimiz şey sevdiklerimizin bizi kurbanları olarak görüp, bilerek incitmeleriyse?