25 Ocak 2014 Cumartesi

Yanımda Kalmak İster Misin?

Piyanonun tuşuna değmesiyle parmakların, bir şeyler kopuyordu; yutkunmak isterken boğazına takılı kalan lokma gibi. Eslerde geçemiyor, inemiyor, gidemiyordu. 

Nefes almamı bekler gibi bir sessizliğe gömüldü şarkı. Kokular, sözler, insanlar nefes almanı unutabilecek özellikleri giyiniyorlar adeta üstlerine. Bakışlarıyla kesilen nefeslerimizin ardında, keskin bir acı yükseliyor göğüs kafesimizden. Baş dönmesi etkisinin yerine kendisine gelmesi için gerekli olan kokuya sarılmayı düşündü. Düşünmesiyle birlikte huzur kelimesi karşısına çıkıyordu. 


Melodiyle birlikte kaybolurken, cam kırıklarının yeni yeni bıraktığı izlere tuzunu basıyordu sözleri. 


Bir yumru oluşturur bazı şarkılar... 

Sanki size bir şeyler hatırlatmak istermiş gibi. 
Sanki halının altına ittiklerinizi gözlerinizin önüne sermek istermiş gibi.
Unutmanıza engel olmak için,ben buraya aidim demek üzere bayrağını dikmesi misali. 

Yağmurdan kaçışımız gibi bir etki bırakırız. Hislerimize değdiği an duyu organlarımız tarafından irkilirken, zamanla yağmurun altında kalakalmış ve alışmışız gibi durur bulutların göz bebeklerine. Bi'kaç yarım kalmış cümle ve olduğu yerde sesini duyunca donuklaştığımız parçanın içinden. Dinlemedikçe, duymadıkça kaybolduğumuzu gördüğümüz ama hislerimizin bizi kendimize, ait olduğumuz yere götürmesine korkularımızın engel olduğu parça. 


O'nu yaşamamızı sağlayan sihirli bir değneğin etkisiyle başlıyordu.


10 Ocak 2014 Cuma

Kaybol



        

    Cevabını bulamadığımız, bulmak istemediğimiz, düşünmek istemezken hep aklımızda olan sorularla başlardı içine düştüğümüz karmaşa. Sağanak yağmurun şiddetini düşünmeden, durup düşündüklerimiz vardı. En başta, bizi hayal kırıklığına uğratan. Kendimizi bulduğumuz ve yok olduğumuz.

   Ölmek istiyorum, yaşamak ve ölmek. 
   Hepimizin yaptığı şey değil mi? 

   Ruhunun ondan uzaklaşmasını izleyen bir edayla, kapşonunu geçirdi. Koşmaya başladı. Bazen bazı kararları verdiğimizi sanarız, sadece kendimizi güçlü göstermek ve inandırmak için yaptığımız şeylerden oluşur. Koş, ıslan, yağmurun gözbebeklerinden inişine ve zamanın içerisinde düşündüklerinin yok oluşunu gör, haklılığını, haksızlığını, ele geçiremediğin zamanı. Keşkelerinin bu zaman içerisinde durup, düşünürken oluştuğunu gör. Mücadeleni ve vazgeçtiklerini, değebilecekleri ve değmeyecekleri tart.

   Kaybol.

 Kaybettiklerin kazandıklarını, kazandıklarının kaybettiklerini ortaya çıkarırken, aslında bulunduğun boşluğu doldurma çabasına girerken daha ne kadar koşabileceğini düşün. Kaçabilir misin? 

   Pes. 

Etmezsin değil mi? Kendi doğrularından, hissettiklerinden, düşüneceklerinden, düşünmemek için uğraştıklarından kaçarken; sen pes edemezsin. Buna vazgeçmek denir ya da kaybetmek. Çıkarları doğrultusunda oluşan samimiyetler, söylenen, eşlik edilen yalanlar varken sen boşluklarını, hayatını, kendini onlarla doldurmuşken belki de kazandıklarından memnunsundur değil mi? 

Kazanmak bazen hayatının iniş noktasını oluşturur. Kendi hayatını, solumak istediklerini yaşayamazken...