27 Ekim 2013 Pazar

Griyiz



 Yalanlarımız var; gerçeklerden daha inandırıcı olan. Yaşadığımız ve yaşayamadığımız an var, kimilerine göre gülmeden geçirdiğimiz kimilerine göre ise kendimiz olmadığımız. Peki hangisinin oluru var bize karşı?
   Hepimiz aynı şeyleri isteyip, farklı şeyleri savunurken,
   aynı cümleleri kurup, farklı çağrışımları yaparken,
   aynı sözleri verip, farklı davranışlarda bulunurken?

  Ne gece kadar berrak ve netiz birbirimize karşı. 
  Ne özverili ve israf etmeyen insanlarız zamana karşı. 
  Ne siyah kadar belirgin, hayat üzerindeki duruşumuzu yansıtan çizgilerimiz. 
  Ne beyaz gibi diğer renklere bulaşmadan kaldı içimiz.
  
Griyiz hepimiz, bazı anları yaşarken; aslına bakarsan hayatı solurken...



16 Ekim 2013 Çarşamba

Siren Sesi




 
Bir siren sesi kulağımdaki şimdi. Bütün sevdiklerimi alıp götürmüşler gibi. Deli gibi uyanmak istediğim bir kabusun içindeymişim gibi. Poyraz sinmiş gibi biraz işte, ruhunuz bedeninizden çıkıp gitmek için kalbinizi yokluyor. Tüm sevdiklerinizle beraber söküp atılmış kalbiniz. Anlam vermiyor, bırakmıyor yaşamaya. Astım krizine yakalanıyorum sonra birden. Keşkelerin ya da olması istenilenlerin eşiğinde tekliyor. 

Biraz sus diyorsunuz iç sesinize. Biraz sus, müziği duyabileyim. Anlam ifade eden birkaç cümle soluyabileyim hafızamda. Çölde kalmışcasına umut edebilmek, serap görmeye benziyor. Bütün hayatımız boyunca bir seraba kapılıp gitmişiz gibi geliyor bana. Kendini kandırışların, üstü kapalı cümlelerin, dilegetirmediğimiz istediklerimizin, söyleyemediğimiz sevdiklerimizin, ilke edindiğimiz doğruların, güvendiğimiz inançlarımızın. Hepsi pembe bir toz bulutuymuş gibi geliyor. 

Ağlayamıyorsunuz bazen. Ağlayamamak noktasına kadar geliyor.
Rüyadan uyanmış ve gerçek dünyaya adım atmışsınız gibi. 

Bir siren sesi kulağımdaki şimdi. Değişimlerin oluşturduğu ve geriye dönüp bakarken korkacağınız.